uzun zamandır
kullanmamaktan mütevellit arka köşelerde kalıvermiş.
beğenerek almıştım
halbuki. ama nedense sonradan bir tuhaf gelmeye başladı rengi.
sıkıldığımı
düşündüğüm, hatta niye almışım ki bu rengi diye söylendiğim anlar oldu. pişman
oldum ve yalnız bıraktım onu. yine de atmaya kıyamadım, eski
yaşanmışlıklarımızın hatırına.
ondan vazgeçtiğimi
sandığım zamanlarda, karşılaştığım farklı tonlardaki mavi ojelerimi alırken onu
unutmaya başladığımı hatırlıyordum.
şimdi de uzun zamandır sürmediğim tırnaklarıma
yeniden sürmek istedim ojelerimi.
hangisini sürsem
derken, kenarda kıyıda kalan, az kullandıklarımdan süreyim de ziyan olmasın
istedim.
derken bizim buz
mavisi takıldı gözüme.
iyi dedim,
kullanayım da bitsin.
tırnaklarımın
üzerine fırçayı ilk sürdüğüm ana kadar hala endişe vardı. ya beğenmezsem?
aman canım
siliveririm gider diye düşündüm.
derken ilk katı
sürmeyi bitirdim, hala bir memnuniyetsizlik olmasına rağmen.
sonra bir kat daha
sürdüm ve sanki bu sefer daha güzeldi, daha başkaydı rengi.
hatta ne kadar da
güzelmiş aslında senin rengin, hiç fark etmemişim dedim, buz mavisine.
sanki daha
evvelleri böyle değildin,
beklerken mi
değiştin, yoksa ben seni fark edebilmek için mi bu kadar bekledim diye
düşündüm.
memnun kalmanın
verdiği hazla, son tırnağım için de fırçayı ojeme batırırken, bitmek üzere
olduğunu fark ettim.
halbuki tam da
yeniden sevmeye başlamıştım seni buz mavisi.
yoksa yeniden terk
edilmekten, yeniden benim teferruat memnuniyetsizliklerime maruz kalmaktan
korktuğun için mi bitiriverdin?
ya da en güzel
halinle hatırlanmak için mi?
Yorumlar
Yorum Gönder