İletişim halindeyken, kendimi en rahat hissettiğim, bir sonraki cümlemde nelerden bahsetsem, şunu desem yanlış anlar mı, bunu söylesem benim hakkımda başka bir fikre kapılır mı, konu nasıl ilerler, ne dersem de muhabbet döner gibi sorulara,kaygılara lüzum bulmadığım iki gurup insan oluyor hayatımda. Biri çocuklar, biri yaşlılar.
Bıkmadan usanmadan, karşımdakinin niyetini anlamaya çalışmadan fütursuzca, konuşabildiğim, zamanın nasıl aktığını anlamadığım bu iki insan gurubunu çok seviyorum.
Onlarla geçirdiğim zamanda konunun nasıl ilerlediğinin bile farkına varmıyorum. Genelde soru soran taraf ben ve çoğunlukla yanıt almaya çalışan taraf da ben olarak ilerliyor muhabbetlerimiz. Bu iki gurup da sorulara yanıt vermekten oldukça memnun oluyorlar nedense. Sanırım ilgilenildiklerini hissetmeleri, kendilerini de iyi hissettiriyor.
Allah rahmet eylesin, babaannemle ve dedemle öyle konuşurduk ki. Kendi annesi olmasına rağmen Babama bile fenalık gelirdi bizim uzun muhabbetlerimizde. Ben en ince detayına kadar, gerekli gereksiz, kimi zaman geyiğine kimi zaman da saçma sapan sorularımla onları konuşturur, onlar da heyecanla anlatarak, gülerek yanıt verirler ve mutlu olurlardı. Onların yüzlerindeki gülümseyi aldığım anda ben de manevi tatminimi almış oluyordum.
Evlenince eşimin anne ve babasıyla da kimi zaman bizde kaldıklarında, kimi zaman bizim onlarda kaldığımız gecelerde uzun uzun sohbetlerimizde, muhabbetlerimizin sonunda onların da yüzlerinde aynı tebessümü görebilmek bana aynı huzuru tattırıyor.
Bu huzuru çocuklarlayken de yaşıyabiliyorum. Belki de bu yüzden en çok çocuklar ve yaşlılarlayken daha rahat ve mutlu oluyorumdur.
Çocuklarla muhabbetin yaşlarına göre olması elzem. Mesela internetle tanışmış bir on yaşındaki çocukla muhabbet etmek istiyorsanız, minecrafttan girip, cs go mu lol mu, Enes Batur hayranı mı değil mi sorularını sorarak iletişimi başlatabilirken, on yaş altı internetten henüz uzak, çizgi filmlerin derdinde olan bir çocukla da dönemin çizgi filmlerinden konu açarak muhabbet başlatılabilir. Neden bilmiyorum ama bu çağdaki çocuklar hep bir uzay, robot, bilim gibi konulara inanılmaz meraklı oluyorlar. Eee bir de süper güçler tabii. Örümcek adam mı, Batman mi, Superman mi tercihi bu da başka bir muhabbet başlangıcı oluyor.
On yaş ve üzeri çocuklarda ise oyun, youtube muhabbeti dışında kafalarının bir tarafı da illuminati, masonluk, gizli örgütler gibi komplo teorileri de oluyor.
Geçen gün bizde kalan eşimin yeğenleriyle de yine böyle bir konudan girip nereden çıktığımızı bile hatırlamıyorum şu an :) ama tüm gece konuşmuştuk.
Bugün ise bir organizasyonda eşimin arkadaşının çocuğuyla uzunca bir vakit geçirmişim fark etmeden. Niloyalardan girip, en sevdiği renklerden, süperman vs. batman den çıkıp en sonunda lol videoları izlerken kapanış yaptık beş yaş altındaki ufaklıkla.
Düşünüyorum da, biraz da onların hayata bakış açılarını seviyorum sanırım. Bir taraf berrak bir zihin, bir tarafsa deneyimlerle geçmiş bir hayat ve arada dağlar kadar fark ve üstelik o dağlar kadar farkın ortasındaki ben.
Kendime bir yer edinmeye çalıştığım ve sanırım da doğru bir aralık, bu yer edinmeye çalıştığım aralık.
Hayata karşı ne tarafa daha yakın olursak daha az incinir ve daha çok bilgi ediniriz sorusunun yanıtını sanırım bu iki insan gurubunda bulmaya çalışıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder