Sanırım aldığım yasin hissettirdiklerinin sebepleri, aklıma gelen bu hatıralar.
Eskiye özlem duymam...
Eskiye özlem duymam...
Vega'nin bir şarkısını dinlerken ortaokul yıllarında gidivermem, sınıfta olan televizyondan klibini izleyerek oks için test kitaplarımızdan soru cozmemiz.
Arkadaşlarımla ertesi gün okula gitmeyecegiz onun yerine dersaneden etüt almaya gideceğiz diye sözleşmemiz ve ailem okulunu aksatma diye izin vermediğinden ancak okul sonrası etute gidebilmem. Ardından dersanede arkadaşlarımla karsilasinca hiçbirinin benimle konuşmaması :)
Bir de o aralar beraber sinemaya gitme aktivitemiz oluşmuş yeni yeni. İlk defa beraber bi'sey yapacak oluşumuz, ilk izlediğimiz filmin gora olması. Sinemada pahalı olur diye öncesinde bim'den aldığımız kutu gazozlar ve cerezzalarla filmi izleyisimiz.
Birbirimizin evlerine gitmeye baslayisimiz. Beraber korku filmi izleyip, halkadaki kız gibi saçını kapatarak birden odaya girip bizi korkutan arkadaşımız...
Boş derslerde hemen eve kacisimiz. O dik bayırı cikarkenki nefessiz kalisimiz.
Oks'de nereyi kazaniriz acaba diye hayaller kurmalarimiz.
Sosyal bilgiler dersinde her ders hazırlıksız gelmeme ragmen, hocanın konuyu anlatmak isteyen var mı diye seslenmesinin ardından o telaşla hızlıca okuyup parmak kaldırmam ve her ders aferin Aysun her ders çalışıp geliyorsun diye ovgulerini alirken, yanılıyorsunuz hocam çalışmadan geliyorum diyebilmek istemem ama bu sefer de ovguden mahrum kalirim diye itiraf edememem.
Matematik derslerinde geometri konularını görmeye baslamamizla beraber benim de matematige olan ilgimin artmaya başlaması.
Hocanın sorduğu sorulara hemen yanıt vermekten aldığım haz.
Beden derslerinin olduğu Salı günleri, kız soyunma odasında oturup perili ruhlu hikayeler konuşma geleneğimiz.
Ve her salı annem halk pazarında alışverişte oldugundan, eve döndüğümde yalnız olduğumdan, anlatilan hikayelerin etkisiyle banyoya dahil gidememem :)
Şimdi bakıyorum da benim için asosyal bir çocukluk gecirdigimi düşündüğüm dönemlerde bile hatırladığım anılar ve az da olsa arkadaşlarımla yaşadığım hatıralar varmış.
Şimdi kardeşimin yaşadığı ortaokul yıllarına bakıyorum da arkadaşlarıyla gerçek hayatta yaptığı hiçbir sosyal aktivite yok.
Hem sokak kültürü kalmadı artık, hem de dersanede arkadaşlıkları. Okuldan da samimi olabileceği, ortak paylaşımda bulunabileceği çok az çocuk var. Onlarla da ps online'da ya da cs go'da muhabbet ederek sosyallesiyor.
Film izlemek istediğinde internetten acip, evimde rahat rahat izliyorken neden sinemaya gideyim diye düşünüyor. Haksiz da sayılmaz.
İnternet bu denli ihtiyaçlarını karsiliyorken, başka seylere de gereksinimleri azalıyor demek ki.
Benim ortaokul yillarimda ise internet bu denli yaygın değildi. 40 kişilik sınıfta yanlış hatırlamıyorsam 7-8'i gecmiyordu interneti olanların. Babam da o dönem derslere çalışmak için gerekli mi değil mi bilgisayar alsak mi almasak mi diye sormuştu bana. Ben de gerek yok Baba demiştim. Keza hocalarım da derslerden geri kalabilir diye almayın tavsiyesinde bulunmuştu.
Ki gerçekten de internet demek o dönem sadece msn, myspace falan demekti yasitlarim arasında.
Hayatımda internet olmayınca da onun yerinini alıyordu gerçekten hatırlayamıyorum bile.
Zaten okul çıkışlarında eve gelip hazırlanıp etutlere yetişme sonrasinda tekrardan eve gelme maratonunda olunca hiçbir şeye pek vakit kalmıyordu sanırım.
O zaman bir an evvel geçse de bitse bu yıllar dediğim zamanlara bile özlem duyacağımın hiç farkında değildim.
Her ne kadar o zaman da gelecek kaygısı taşısam da, çok sıkıldım dershane ev okul üçgeninden desem de, o küçük dünyamda herşey çok daha kolaymış. Bir de geçmişimde iz bıraktı diyebileceğim kimseler olmadı fakat o anılar, telaşlarım, kafamdaki düşünceler bile gerçekten de hayatımda iz bırakmış...
Yorumlar
Yorum Gönder