Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bi' Sen Zekisin

Dusundugun kadar zeki olmadigini ilk ne zaman fark ettin? Benimkisi, liseye basladigim, meslek secme konusunda yasadigim fikirlerm ile cevap buldu bu sorum. Aslinda bakarsaniz bence mukemmel bir soru. Gecen gun de esimle konustugumuz icin aklima geldi bu konu.  Her insan belli bir engele carpmadan ya da kendinden daha zeki insanlarin oldugunu fark etmeden, bunu kolay kolay fark edemiyor. Dusunsenize belli bir yasa kadar cogumuzun bir meslek hayali olur, kapasitemizi bilmeden. Mesela benim bircok meslek hayalim olsa da ilki doktorluktu, hatta cocuklari cok sevdigimden, cocuk doktorlugu. Kazanip kazanamayacagimi anlayacak yasta degildim bunlari soylerken. Cunku gerek ilkokul, gerek ortaokulda sevilen ve oldukca da basarili sayilabilecek bir ogrenciydim ama bu donemlerin hicbirinde caliskan degildim. Disaridan cok calisiyor izlenimi vermeme ragmen :) Bizim zamanimizda adi Oks olan sinava hazirlanirken bende taslar yerine oturmaya basladi. Tip belki hala ola
En son yayınlar

Hüzün Yolundan Allah'a Teslim Olabilmek

Hüzünlenmek ve üzülmek arasında derin bir fark var deneyimleyebildiğim kadarıyla. Üzülmek daha çok isyan etmeye yakın bir çizgideyken, hüzünlenmek kendini Allah'a teslim etmek, kabullenmek ama yine de karşılaşılan bir zorlukta çatlamış olan aralıktan sızan suya engel olamamak gibi. Ne suyun akmasına mani olabiliyorsun ne de o çatlağı tamamen kapatabiliyorsun. Suyun usul usul gidişini izliyorsun ve Allah'a teslim olduğundan, bu çatlağın canını çok yakamayacağının da bilincindesin. Hatta bu açılan çatlağın içindeki suyun, sana hayırlı bir yolu gösterebileceğinin ümidindesin. Yolun sonunda feraha erebileceğini, bu aralığın senin bu dünyandaki günahlarına bir nefes kapısı olabileceğini biliyorsun. Hatta dümdüz bir yolda gidip O'na bu denli yönelemeyecek olmaktansa, içindeki bu çatlaklarla ve sızıntılarla yaşamaktan mutlu bile oluyorsun, düşündükçe. Kararan kalbinin temizlenmesi için vesile olarak görmeye başlıyorsun. İşte bu yüzden bir kez daha hamdolsun sana Rabbim, hamdol

Bir Parça Dua

Çok şey oldu buraya yazmadığım, yazamadığım zamanlarda. "Zor" diyebileceğim zamanlardan geçtim, geçiyorum. Ama hamd ediyorum ve Rabbimin beni terk etmediğini bir kere daha anlıyorum. O bizimle. Böyle düşününce de tüm zorluklar kolaylaşıyor. O'na teslim olup, derdini unutmaya başlıyorsun. Tam hüzünlendiğim anlardaysa, karşıma üst üste öyle misaller çıkarıyor ki, sanki üzülme der gibi, duyuyorum seni der gibi. Seni çok seviyorum Rabbim, sen de beni çok sev, sevdiğin kullarından eyle beni ve sevdiklerimi. Bu zor zamanlardan da hayırlısıyla geçebilmeyi nasip et, bize ahiretimizi unutturma...

Çiçeklerim, Balkonum...

Bu evimize taşınmadan evvel balkon özlemim malumdu, Tatvan'da iki balkon olmasına rağmen ikisinde de bir kere bile oturamamıştık. Ne yazık ki balkon kültürü orada yoktu. Kimse balkona çıkmadığı gibi, ufak bir iş için bile çıksan herkesin seni görebileceği bir konumu da olduğu için, balkona çıkamamıştık ne yazık ki. Şimdiki evimizdeyse, hem balkon sefası yapabiliyoruz hem de güzel çiçeklerimize, salatalıklarımıza ve 1,5 ayda bir tane domates vermeyi başaran ve bir türlü kızarmayan, öte yandan küçücük boyuyla bir sürü cherry domates veren bitkilerimizle mutluyuz. (bkz: Şekil A)                            Ben ki, çiçekten, bahçe işlerinden hiç haz etmez ve angarya iş olarak görürdüm. Demek ki tadını alana kadarmış. Artık onlarla konuşur, kuruyan yapraklarını temizler, sular, saksılarını değiştirir, toprağını yeniler oldum, annem gibi. Hele o ilk salatalığımızı ısırmaya kıyamadım. Nasıl bir mucize, insan inanamıyor. Öyle cücük kadar olan, çiçeği burnunda bir şey, kocaman ol

İç Konuşmalarım

Afyonkarahisar, 2010 Hic gelmiyor aklina degil mi? Varsa yoksa incir cekirdegini doldurmayacak olan dertlerini dusunup duruyorsun. Hic baska ihtimaller gelmiyor aklina. Nankorsun cunku. Sana verilen emanetleri zimmetine gecirdigini zannedip daha fazlasini istiyorsun, olmayinca da niye bende yok diye dertleniyorsun. Halbuki dedigim gibi, aslinda herbirinin sana verilen birer lutuf oldugunu unutuyorsun. Sonra da O'na niye benim yok, neden bu haldeyim, niye ben gibi sorularinla farkinda olmadan ya da farkinda olarak isyan ediyorsun. Hediye verenin herkese ayni hediyelerden verecegine dair kaniya da nereden vardin ki? Once elindekiler icin sukret. Gazze'de harabeye donmus bir koyde yasamaya calisan 11 yasindaki bir kiz cocugu olarak da bu hayat sana verilebilirdi. Ustelik sehit olan annenin, babanin, kardeslerinin ve akrabalarinin isimlerini soylerken gozunden dokulen yaslarin herseye ragmen sukur dolu olabilir miydi? Sadece elinizdeki bugdayi, babaannenle birlikte satabil

Taşınma İşleri

Van Gölü, Haziran 2017 Taşınmamıza az bir zaman kala gel dışarı çıkalım dedi eşim. Şansımıza gittiğimiz kafenin üst katında bir tek biz vardık bir de benim en sevdiğim şarkılar. Hani Aysun hangi şarkıları seversin söyle deseler de bir oynatma listesi yapsalar ancak o kadar olurdu. Karşımızda göl, önümüzde tarçınlı salep -bu arada evet salep içilebilecek soğuklukta oluyor Tatvan mayıs aylarında bile- ile ne kadar keyif almıştım. Bir yandan da gözlerim dolmuştu, belki şarkılardan belki az da olsa gidecek olmanın verdiği hüzünden.  İşte o anlardan kareler... Tatvan, Mayıs 2017 Tatvan, Mayıs 2017 Taşınmak sanıldığı gibi zor. Üstelik benim gibi nereden başlayacağını bilemezsen ve bir o oda bir bu oda karışık şekilde toplarsan biraz daha zor olabiliyor. Yine de halledebildim çok şükür. Evin bir odasına tüm kolileri yığmaya başladım bir ay öncesinden. Son ana kadar içlerine bir şey konulması gerekebilir diye açık bıraktım. Taş çatlasın 30 koli çıkar dediğimiz nakliye

Hoşçakal Tatvan!

Yine uzun zaman oldu blogcum fakat yazmaya vakit bulamadım. Sevdiklerimle vakit geçirdim ve sonrasında da hasta olunca ve yeni iyileşince ancak yazabildim. Birtakım değişiklikler söz konusu. Bir ay içerisinde belli olacak bakalım buradan da bahsederim gelişmeleri. Allah izin verirse ayrılıyoruz buradan. Şükürsüzlük edemem ama ne insanlarını ne de burayı hiç sevemedim bir buçuk yılda. Bu benim soğukluğumdan da kaynaklanabilir, elektrik alamayışımdan da ya da ortak bir payda da bulunamayışımızdan da olabilir ama sevemedim işte. Belki en çok uzun süren soğuk ve kapalı havaları sebep olmuştur bilemiyorum. Gerçi mutluluğun yerle falan çok bir bağlantısı yok ama burası da benim mutsuzluğuma bahane oldu. Dışarıda gezebilmenin kısıtlı olduğu, çoğunlukla yağmur ve kar yağdığı ve kaloriferlerimizin mantıksızca saatlerde yanıp, gün boyu yanmaması gibi saçma meselelerle sevemeyişime sevemeyiş katmış olabilirim. Tabii dünya görüşümün küçüklüğünden de biraz. Farklı hayatlar, farklı insanlar ve far

Gel de Çıldırma

Evet nerede kalmıştık? Bir PTT macerasıyla daha buradayım. Bu sefer gönderiyle ilgili bir durum yok. Tabii ki kargo işlemim olsa bile asla PTT'yi tercih etmem. Bu kez durum başka. Konumuz HGS geçiş ihlali. Geçen sene buraya gelirken, şanlıurfa ve gaziantep ücretli geçişlerinden geçmiştik. Aracımız yeni olduğundan henüz hgs hesabı açtırmamıştık. Fakat ücretli geçişlerden de geçtiğimizi farkedince, ilk 1 hafta gibi bir sürede hgs etiketi alsak da sorun olmayacağını öğrendik. Biz de hgs hesabını açtırdık fakat açtırdığımız plakanın son 2 hanesinin yerleri karışmış. Cezamız geçen hafta gelince, dedim bizim hgs hesabımızın olması lazımdı, niye düşülmemiş ki bu ihlal. Çağrı merkezini arayınca görevli arkadaş ptt şubeden bu yanlışlıkla ilgili bir belge alın ve bize eposta yoluyla iletin dedi. Ben de maili cuma günü atabildim. Bugün de acaba işleme alınmış mı diye tekrar çağrı merkezini aradım. Bu sefer görüştüğüm arkadaş da bu hatanın sadece ptt şubelerinden düzeltilebileceğini s

İnci Tanem

Ne zaman bu şarkıyı duysam, ya da hatırıma düşse içimi bir hüzün kaplıyor. Sabırsızca geçmesini beklediğimiz günler, mecburi ayrılıklar, her ayrılıktaki gözlerimizden süzülen yaşlar, hiç ayrılmayacağımız günler de gelecek mi diye sorduğumda, yenikapı ido iskelesinde bu şarkıyı ilk kez sevdicekten dinleyip hüngür hüngür ağladığım anlar, vedalaşmalarımız ve nihayet kavuştuğumuz bu günler. Üstelik benim gibi hayatının her evresini sabırsızlıkla ve sıkılarak geçiren biri için merhem gibi gelen sözler bunlar. Sabredip, emek verip kavuştuğumuz günler bu günler, elhamdülillah. Belki ikimiz de evlilik yıl dönümleri ya da özel günlerimizi unutup, kutlamıyoruz bile ama bugünün hiçbir anlamı olmamasına rağmen içimden geldi sevdiceğim, iyi ki varsın!

Tecrübe

"Simdiki aklim olsa o zaman oyle yapmazdim, o zaman oyle yapmasaydim simdiki aklim olmazdi."  Bu soz cok sey ifade ediyor benim icin. Mesela gecenlerde youtube da "arka koltuk" isimli bir programin yayinlarina denk geldim. Turk isadamlariyla sohbet ediyorlar, gencler icin tavsiye istiyorlar, nasil oldu da sifirdan buralara gelindigine dair sorular yoneltiyorlar. Kimileri fabrikalarini gezdiriyor, kimileri 45 katli holding binasini. Ve izlerken de aklima universite yillarimdaki halim geliyor aklima. Ilk yil, okulu sehri gordukten sonra ne yalan soyleyeyim beklentimin cok cok altindaydi fiziksel olarak. Imkanlar cok kisitliydi cunku bölümümüzün ilk mezunlari olacaktik. Herkeste bir hayiflanma hali, ben de ne kadar okulumu sevmesem de bir sekilde devam etmeye karar vermistim, yeniden  mi hazirlansam sorularimin yani sira.  Kulupculuk etkinliklerinden, seminerlerden, baska baska illerdeki konferanslardan, fabrika gezilerinden etkilenmeye basladikca bolum

Ay'sın

Yil kac emin degilim ama alacakaranlik serisini su gibi okudugum yaz gecelerinden biriydi. Balkondaydim, evimizin onune henuz bina dikilmemis ve tum deniz carsaf gibi onumdeyken bir de uzerinde parildayan ay, sessizlik, sakinlik... Sanirim hayatim boyunca bu ani unutmayacagim. Ay'i izledigim hicbir ani unutmayacagim. Cunku zaman gecse de ay kendinden hicbir sey kaybetmeden kalabiliyor ve ustelik ben nereye gidersem gideyim kafami kaldigimda gorebildigim her anda cok mutlu olacagim soz. O an ne kadar mutsuz olursam da olayim en azindan bir tebessumu esirgemeyegim senden ay. Evimizden tasinmak icin tum esyalarimizi toparladigimiz, kolileri evin onune yigdigimiz ve bahcede uzanip hep birlikte gozyuzunu izledigimiz gece vakti karsimda olan ay ve yildizlar... Yildizlari bir sekle benzetip benzetemedigimiz uzerine ettigimiz muhabbetin sicakligi ve icimdeki huzur, ilik bir esinti hala hafizamda da kalbimde de taze... Bu geceyi de hatirlayacagim. Acik pencereden esen bir mart so

Sınavlar, Hedefler,Hayaller ve Beklentiler

 Selam blogcum!  Bu aralar epey rahatladım.Vermem gereken sınavları hamd olsun verebildim ve kısa süreliğine de olsa tembelliğin keyfini sürdüm diyebilirim. Yalnız üzerimde ders çalışmanın verdiği tatminiyet duygusundan yoksun kalmak biraz garip hissettirdi, bu tembellik sürecimde.  Zaten başka bir hedef için yeniden çalışmaya başlıyorum. Bu seferki çalışmam daha sıkı olmalı, bakalım becerebilecek miyim? Bu arada sınavlardaki tedirginliğimi, yapamaz mıyım acaba sorusunu oldukça aştığımı fark ettim. Daha çalışmaya başlamadan motivasyonumu kaybedip, başarmamın çok zor olduğunu düşünerek, zorla da olsa, az da olsa çalışırdım. Gel gör ki bunu henüz farkedebiliyorum. Her yeni bir sınav maceramda eskiden ne kadar da hiç çalışmadığıma şaşırarak, nasıl böylr bir disiplinsizlikle bu yaşıma kadar geldim bilmiyorum. Hayır öyle zekiyim canım ayaklarından değil, kastetmek istediğim, bilakis kendimin farkındayım, ortalama bir zekadayım. Tabii eşim gibi, zamanında derece yapmadığı sınav k

Black Mirror: Teknolojinin Kara Aynası

Black Mirror dizisine geç başlayanlardanım. Açıkçası dexterdan sonra bağlayıcı bir diziyle karşılaşamadığım için genellikle film izliyordum. Fakat gerek her bölümün diğer bölümlerden bağlantısız olması ve olay örgüsünün devam etmiyor oluşu bana oldukça cazip geldi. Dizinin ismi kara ayna. Yani televizyonunuz, bilgisayarınız, telefonunuz, tabletiniz kapalıyken baktığınızda gördüğünüz ekran. Bir nevi teknolojinin hayatımıza olan karanlık taraflarının yansıması da diyebiliriz. Çok da uç olmayan gelecekte olabilecekler üzerine kurulmuş bir senaryo hakim. Kimi bölümlerde çok şaşıracağınız kimi bölümlerde de eh işte diye bileceğiniz konular mevcut açıkçası. Ama yine de izlenmeye değer bir yapım. İlk sezon ilk bölümden başlarsanız bu ne ya, ne alaka gibi bir şaşkınlık içerisine düşebiliyorsunuz. Biraz garipseyebilirsiniz fakat devam etmenizi öneririm. Spoiler vermemek adına bahsetmek istemiyorum ama seyircinin kafasında bir soru oluşturuyor, anlatılan konu ile. Bu tarz sorular oluşturan b

Öğretmenlerin Çocuklar Üzerindeki Etkisi

Öğretmenler bir çocuğun hayatının şekillenmesinde son derece önemli kişiler bence ama ne yazık ki, bir çoğunu tenzih ederek söylemeliyim ki, çoğu öğretmen hayat gayesinin vermiş olduğu yükle bu rollerini unutuyorlar ve adeta sıradan bir devlet memuruymuşcasına mesai saatlerinin bitip eve gidip bir an evvel okuldan uzaklaşmak derdinde oluyorlar. Ve bu sırada da karşılarına gelen öğrencilerin hayatına dokunabilme fırsatını kaçırıyorlar. Mesela arada aklıma geliyor ilkokul dönemimdeki hocalarım ve bana karşı tutumları aradan 12 yıl geçse bile hala aklımdalar. Bir keresinde dersteyiz ve benim de aklıma bir fikir gelmiş. Yıl sonunda tiyatro oyunu yapmak istiyorum arkadaşlarımla. Bunun için de bir tiyatro metni gerekli ve ben de eve geldiğimde heyecanla sınıftaki rol vereceğim arkadaşlarıma göre diyaloglar yazıyorum defterime. Ertesi günde bakın bunları yazdım, sen bu rolde oynar mısın diyorum, al oku metnini diye defteri veriyorum teneffüste. Sonra bir bakmışım  derste elden ele de

Cimriliğim Üzerine Bir Bim Maceram

Selam blogcum! Şöyle bir yazdıklarıma bakınca, dışarıdan okuyan birinin izlenimlerini düşündüm. Ne kadar kasvetli, ne kadar mutsuzluklarla dolu yazılar diyebilir belki. Desin de, haksız sayılmaz. Çünkü gerek kendimdeki, gerek hayatımdaki yahut gözlemlemelerimdeki eleştirel tarzdaki denemeler oluyor buradakiler. Deneme diye başladım bu bloga yazarken ama kimi zaman bu tarzın dışında kaldım galiba. Olsun çok mühim değil bence orası. Bence bir blog yazarındaki en önemli özellik devamlılık. Çünkü ben de bir yerden denk gelip okuduğum bloglarda sona doğru gidildikçe biten, bilmem kaç yıldır yazılmayan bir blog görünce aklıma, yazarın tembelliğinden ya da içerik bulamamaktan yazmıyor olduğu ihtimalinden çok acaba başına bir şey mi geldi ihtimali beni hüzünlendiriyor. O yüzden ben de mümkün olduğunca ve hayatta olduğum sürece Allah izin verirse bu blogu bırakıp gitmeyi düşünmüyorum. Belki de benim gibi okuyucularında aklına bu ihtimal geliyordur, bilemiyorum ama uzunca bir süre burada y

Çocuklar Ve Yaşlılar

İletişim halindeyken, kendimi en rahat hissettiğim, bir sonraki cümlemde nelerden bahsetsem, şunu desem yanlış anlar mı, bunu söylesem benim hakkımda başka bir fikre kapılır mı, konu nasıl ilerler, ne dersem de muhabbet döner gibi sorulara,kaygılara lüzum bulmadığım iki gurup insan oluyor hayatımda. Biri çocuklar, biri yaşlılar. Bıkmadan usanmadan, karşımdakinin niyetini anlamaya çalışmadan fütursuzca, konuşabildiğim, zamanın nasıl aktığını anlamadığım bu iki insan gurubunu çok seviyorum. Onlarla geçirdiğim zamanda konunun nasıl ilerlediğinin bile farkına varmıyorum. Genelde soru soran taraf ben ve çoğunlukla yanıt almaya çalışan taraf da ben olarak ilerliyor muhabbetlerimiz. Bu iki gurup da sorulara yanıt vermekten oldukça memnun oluyorlar nedense. Sanırım ilgilenildiklerini hissetmeleri, kendilerini de iyi hissettiriyor. Allah rahmet eylesin, babaannemle ve dedemle öyle konuşurduk ki. Kendi annesi olmasına rağmen Babama bile fenalık gelirdi bizim uzun muhabbetlerimizde

Nefsimin Cimri ve Bencil Tutkulari

Icimde bir sey var. Nasil tarif edebilecegimi bilmiyorum fakat dilim dondugunce anlatmak istiyorum bu duyguyu. Sanirim yazdikca ben de daha iyi anlamis olacagim. Bir zaman geliyor, elime hayir edebilmek icin bir firsat geciyor. (Allah kabul etsin maksadim kendimi iyi bir insan olarak gostermek degil. Bunun için vermiyorum bu ornegi. ) O hayri Allah nasip ederse gerceklestiriyorum fakat sonrasinda daha fazla sey yapmak adina olan dusuncelerimi bir yanim engelliyor. Ne yalan soyleyeyim, sanki icimdeki bir duygu "tamam, abartma, bu kadar yeter iste"  diye frenleyerek ve ustelik bu frenlemeye de hakli bahaneler bulmaya calisarak beni rahatlatmaya calisiyor. Ben de bu icimden coskun bir sekilde gelen iyilik yapma gudusu ve "tamam, abartma ya da boşver basina is alma" gibi duygular arasinda gidip geliyorum.  Itiraf etmem gerekirse sanirim icimde olan cimrilik bunlara engel oluyor. Sadece maddi anlamda degil. Manevi anlamda da cimri sayilabilecek biriyim denilebili

Hayallerden ve İnsanlardan Tasarruf Etmek

Çogu zaman gecmisi dusunuyorum, hayal kurmaktansa. Sanirim bu hayal kurup, hayal kirikliklarina ugramamayi yeglememden kaynaklaniyor. Ortaokul yillarimda saat 8-9 olur olmaz yataga gitmek için sabirsizlanirdim. Cunku uykuya dalmadan evvel bir suru hayal kurardim. Bazen huzunlu, bazen guzel hayallerle kimi zaman gulumser kimi zaman da kendimi fazla kaptirip aglardim. Mesela travmatik bir ani olan 99 depremi gibi bir afetle yeniden karsilassak ve Allah korusun annemi, babami kaybetsem ne yaparim, hayatima nasil devam ederim diye kurgulardim kafamda. Ayni sitede oturdugumuz rehber ogretmenimin kapisini calmayi dusunuyordum boyle bir acil durum sonrasi eylem planimda. Iyi bir kadin, iyi bir ogretmendi ustelik psikolojiden de anliyordu ve beni de evlat edinir gibi bir sekilde bakardi herhalde diye dusunurdum. Kardesim olduktan sonra anne-babamin Allah korusun olasi bir olumunde ne yapabilecegimi, okula gittigim zaman onu evde nasil tek basina birakabilecegimi dusunurdum. Tum bu

Bilge Bir İhtiyar: Hasankeyf

Haftasonu Hasankeyf'e gitmiştik. Gitmeden evvel eşim demişti -tabii yıllar evvelki bildiği haliyle-, kimi çok sever kimi ise hiç beğenmez Hasankeyf'i... Emin misin diye sordu. Ben de, ben severim, çok severim zaten tarihi mekanları diye eklemiştim. Zaten internetten fotoğraflarına baktığım zamanlardan beri çok merak ediyorum demiştim. Batman merkezden yaklaşık bir 40 dk'lık mesafenin ardından vardık. Nereye gideceğimiz konusunda yönlendirici levhalar olmaması epey şaşırtmıştı beni. Neyse dedik sorarak buluruz. Rastgele bir yerlere vardık. Eşim eskiden kaleye çıktığını, bir sürü mağaraların olduğundan da bahsetti. Derken Ermeni Kilisesinin olduğu söylenen yere gittik. Fakat gittiğimizde sanki özel mülkiyete girmiş gibi hissettik. O binlerce medeniyetin yaşadığı mağaralar önüne köpek bile bağlanmıştı gelen ziyaretçilerden bıkılmış olmalı ki. Doğru ya davetsiz misafirdik. Kapısı hatta penceresi ve hatta belediye tarafından kapısının önüne kadar parke taşı döşenen ve çöp ko

Alışkanlıklar | Uyku | Sohbet

Aralık ayı bile bitiyor. Ne kadar hala alışamamış olsam da, Tatvan'da zaman hızlı geçiyor . Neredeyse 1 yıl olacak.  Halbuki geldiğimiz ilk günü hatırlıyorum da ne kadar çok kar vardı.  Ne ben ne eşim hayatımızda hiç bu kadar kar görmemiştik.  Sonra bir baktık ki -17 dereceye aldırmadan market alışverişi yapmaya alışmışız bile hiç söylenmeden :) İnsan nelere alışmıyor ki. Gerçi ben bir tek Tatvan'a alışamadım o konu ayrı tabii :) Neyse bu arada günlüğüme tekrardan başladım biliyor musun blogcum. Yatmadan evvel her gece olmasa da ara ara yazıyorum.  Yazdıkça kendimi buluyorum. Ve şunu da fark ettim ki, her zaman üzerimde kasvetli bir şekilde duran karamsarligimdan neredeyse eser kalmamış sadece eser bir miktar var tabii :) Bir de kardeşim teog 1 sınavına girdi. Çok şükür yanında olabildik. Bir de şunu fark ettim kendimde, normalde gece 3'te yatıp sabah 8'de yol yorgunluğunu hala atamamisken kardeşimin sınavı olunca nasıl uyandım hatta o mahmurluga bir de ona kahvalt

İz Bırakanlar Unutulmaz

Sanırım aldığım yasin hissettirdiklerinin sebepleri, aklıma gelen bu hatıralar. Eskiye özlem duymam... Vega'nin bir şarkısını dinlerken ortaokul yıllarında gidivermem, sınıfta olan televizyondan klibini izleyerek oks için test kitaplarımızdan soru cozmemiz. Arkadaşlarımla ertesi gün okula gitmeyecegiz onun yerine dersaneden etüt almaya gideceğiz diye sözleşmemiz ve ailem okulunu aksatma diye izin vermediğinden ancak okul sonrası etute gidebilmem. Ardından dersanede arkadaşlarımla karsilasinca hiçbirinin benimle konuşmaması :) Bir de o aralar beraber sinemaya gitme aktivitemiz oluşmuş yeni yeni. İlk defa beraber bi'sey yapacak oluşumuz, ilk izlediğimiz filmin gora olması. Sinemada pahalı olur diye öncesinde bim'den aldığımız kutu gazozlar ve cerezzalarla filmi izleyisimiz. Birbirimizin evlerine gitmeye baslayisimiz. Beraber korku filmi izleyip, halkadaki kız gibi saçını kapatarak birden odaya girip bizi korkutan arkadaşımız... Boş derslerde hemen eve kac