Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mehmet Akif Yılını Bitirirken...

Bildiğiniz gibi bu yıl Kültür Bakanlığı tarafından Mehmet Akif Ersoy'u anma yılı ilan edildi.Seneyi bitirmeye ramak kalan şu günlerde aklıma çok sevdiğim bir şiiri geldi. Atiyi karanlık görüp azmi bırakma diyor o şiirde Mehmet Akif. Sanki adeta bana seslenir gibi. Gerçi azmi bırakmayın derken halka sesleniş yapıyor genel olarak.O dönemdeki gerek halkın çektiği kıtlık,sağlık sorunları,savaşın getirdiği ağır yüklere bakıp azmetmekten vazgeçmemeyi anlatıyor.Vatanın geleceği için azmi bırakmamayı teşvik ediyor aynı durum şuan da geçerli aslında.Belki şu anda ,o dönem ki kadar zor şartlar yok ama karamsarlığa düştüğümüz zamanlar elbette var. Bu açıdan gerek kişisel geleceğimiz gerek ülke geleceğimiz için endişeli olmak iyi bir durum.Tabii bu endişeyi abartıp yapmakta olduğumuz işlerden vazgeçmek anlamına gelmemeli.Azmetmeli insan her koşulda ne kadar karanlık görünse de gelecek elbet bir ışık bulunur yeter ki ümitli olalım. Şiirden sevdiğim birkaç dizeden yazacaktım fakat

Afyonkarahisar

Bilmeden

Geçiyordu zaman, zamanın geçmesi kadar sıradandı hayatı da bir o kadar. Kurtaramamıştı dünyayı, çıkamamıştı uzaya,zengin olup yardım edememişti başkalarına Farklı olucaktı oysaki. Diğerleri gibi sıradan bir hayatta sırayla ölümü beklemek değildi onun düşüncesi. belki de ölümsüz olmaktı. Yaptığı buluşlarla ya da adını yazdırdığı siyaset gündemiyle yapıcaktı bunu. Küçücük yüreğinde kocaman hayalleri vardı, o büyüdükçe hayallerinin küçüleceğini bilmeden...

Eski'den

Hafif kızılımsı saçlarına baktı sonra yeşilimsi güllerine takıldı kahverengi gözleri. Minik pamuk ellerinden çizgilerle dolu nasırlı ellerine verdi annesinin. İsmi ne olsun anne dedi. Çok düşünmeden gül dedi annesi. Küçüktü evleri. 2 oda 1 hol'den oluşuyordu.Yalnızdı üstelik pek arkadaşı yoktu hiç. Ev sahiplerinden korkusuna o güllerle, çeşit çeşit meyvelerle dolu bahçesinde dolaşamazdı üstelik. Hep büyük olması beklenirdi o küçücük bedeninden. Yaramazlık yapamaz merak edemezdi, dokunamazdı bi'şeylere. Çünkü o kiracının kızıydı yabancıydı. Yabancılar kötüdür zaten üstelik  İyi kalpli misafirperver bir o kadar sıcakkanlı bir aile olması kimin umurundaydı ki. Mühim olan dışarıdan nasıl göründüğüydü onların. Tavrı da buna göre olacaktı elbet. Sizce o kiracısıyla zengin bir tanıdığına eşit davranabilir miydi. Düşük bir ihtimalle evet. Bu kadar ümitsiz olmamalı.Oran düşük olsa da ben böyle insanlarla karşılaşmış olmasam da böyle insanlar var ümit ediyorum en azından.

Düş

Hayal ederiz önce... Hayali bi'şeyler kurarız kafamızda,sanki o hayallerin gerçekleşmesine bağlıymışçasına mutluluğumuz,biz de hayallerimize bağlanırız. Bekleriz sonra gerçekleşmesini, ama bazen olmaz.Olmaz işte.peki ya bundan sonra ne olur mutsuz oluruz,mutsuz olduğumuzuız sanırız.sadece o hayalin gerçekleşmesinin bizi mutlu etmeyeceğini içimizde bir yerlerde bildiğimiz halde üstelik. Unutmak isteriz bu hayal kırıklığını aslında unutmak istemek ve unutmaya çalışmak unutabilmek için en kötü yöntemdir.aslında unutmak için bir yöntem de yoktur tek yapmanız gerek kendinizi başka şeylere yönlendirmek.. Her ne kadar hayaliniz olmamış olsa da bu diğer hayallerinizin gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez hiç bir zaman.Mutsuzluğunuz inananın ki yersizdir.Şu an aldığınız,vermek üzere olduğunuz nefes bir daha ki nefesinizin nasıl ki garantisi değilse,bir hayalinizin olup olmaması da o kadar bağlantılıdır ileri hayallerinizle. Mühim olan geçmiş hayal kırıklıklarınız üzerinde fazla durmamak

Karşılıksız Sevgi

Bir ömür ararız… Karşılıksız sevgiyi… Hep bu yüzdendir kızgınlığımız, Sevdiklerimizin bizi kırması, kandırması, aldatması değildir aslolan.O beklediğimiz karşılıksız sevgiyi bulamayışımızdandır. Halbuki biz bir o kadar adaletli olmaya çalışmış, sadakat göstermişizdir kendimizce, onca hatalarımızın yanı sıra … Aslında boşa çabaladığımızın farkında değilizdir çoğu zaman da. Çünkü karşılıksız sevgi tek taraflıdır… Ki bu sevgiyi beşeriyette aramak gerçekten boşuna bir çabadır. Mecnunun Leyla’ya olan aşkının ilahi aşka dönüşmesi, Leyla’sını bulmasına rağmen onu reddetmesi nedir peki? Çünkü,aradığı aşkı aslında insanlarda bulamayacağının farkına varmıştır Mecnun… Asıl aradığının ilahi boyutta olduğunu anlamış vazgeçmiştir beşeri sevdasından… Karşılıksız sevgi, o kadar yüce bir kavram ki bunu gösterebilecek biri de bir o kadar yüce olmalı… Evet yüce biri… Öyle yüce biri var aslında… Kimilerimizin görmezden geldiği, görmek istemediği, kimilerimizin de bir o kadar inandığ

İdeoloji ve ötekileştirilme

Genelde bizden farklı düşünen kimselere hep başkası olarak bakarız.farklı düşünmesi değil elbette sadece bu başkalaştırdıklarımız.ırkı olsun ideolojisi olsun,dini olsun,zengini fakiri,giyimi kuşamı cinsel tercihi vs. Olamaz olmamalı,herkes bizim gibi düşünmeli,bizim gibi yaşamalı bizim gibi inanmalı.Yoksa hep yadırgarız değil mi? bak sen şuna ateistmiş,teröristmiş,komünistmiş,anarşistmiş,kemalistmiş,liberalmiş,muhafazakarmış,cemaatçiymiş... Hep böyle değil mi hiç sormayız nedir ki bu kavramlar,insanlar ne diye kendilerince böyle bir taraf olmayı seçmiştir? Tüm farklı düşüncelerdeki insanların hepsi  kendi pencerelerinden doğrusuyla yalnışıyla, bi'şeyleri düşünmüş insanlar. Bu cümlemden sonra terörist de mi diyeceksiniz biliyorum. evet teröristi de,pravokatörü de iyisi de kötüsü de.. Neden yaparlar,neden öldürürler,neden isyan eder neden eylem yaparlar ya da en vahimi bazı insanlar neden susarlar? Bişeyler... anlatılamayan bişeyler.. bazen anlayamadığımız ,anlamak

aile

neden bu konudan bahsetmek istediğimi bilmiyorum.aklımda bişeyler yokken sadece yazmak için açtım şuan blogumu ve aklıma bu konu geldi.çoğu zaman okadar tasavvur ettiklerim gelmezken bazen de böyle bi'anda oluyor işte.neyse daha fazla uzatmıyım da konuya gelelim.  bu arada bi'foto koyıyım şu yazıya diye google da  turkish+family+pic  diye aratınca çıkanlara baktım da yok canım o kadar kalabalık da değiliz.tipik 2 çocuklu çekirdek aile işte bizim ki. uysal bir evlat olamadığımdan bahsedeyim evet böyleyim ama bir o kadar da aileme düşkünümdür onlar da bana.ve onların yanındayken de bi'o kadar mutlu ve huzurluyumdur aslında.bi'de benim fevri çıkışlarım olmasa arada eminim daha da güzel olucak.neyse düzeltmeye çalışıyorum kendimi .lise yıllarımdaki benle üniversitede ki ben arasındaki farklılıklardan biri de biraz daha uysallaşmam oldu. onlardan ayrılıp kıymetlerini bilmek de denilebilir tabi :) akşam vakti pastasını alıp da benim için sırf yalnızlık çekmey

hakan günday

ne muhteşem bi'yazardır arkadaş.henüz yeni tanıyorum ama kitapları o kadar güzel ki bitirdikten sonra tadı damağınızda kalıyor adeta.e daha doymamıştım ki diyosunuz tabak önünüzden alınırken.sonra da başlıyosunuz hg'nin diğer kitaplarını araştırmaya sözlüklere bakmaya kimdir bu arkadaş benim niye haberim yokmuş bu zamana kadar diyip pişmanlık duyuyorsunuz akabinde. geç kalmış olduğunuz hissine kapılmış olsanız da onu hiç tanıyamamış olabilme ihtimaline karşı yine de şükrediyosunuz. ilk olarak arkadaş muhabbetinde 3 sn duydum adını ve az kitabını.sonra kitapçıda bana göre bişeyler ararken bu kitap ve yazar geldi aklıma ve direkt istedim.dükkan sahibi sanırım bitmiş diyince ben daha bi'heyecanlandım daha öncesinde hiç araştırmamış olsam da muhakkak almalıydım bu kitabı pişman olma ihtimalime rağmen.-çünkü ne hikmetse ayrıntılar her zaman benim kafamda daha geniş bi'yere sahiptir.mesela o adı aklımda tutmak isteseydim büyük ihtimal kitapçıda aklımın ucundan dahi geçmey

Benden Önce

Bencildim ben bildiğin küçükken blogcum. Hiçbir şeyi paylaşmayan paylaşmak zorunda kaldığı ucu ertesi gün isteyen, arkadaşında 50 kuruşu kaldığında  dahi içi içini yiyen nasıl alabilirm ki diye düşünen, eşyalarının başına yanlışlıkla da olsa biri zarar verdiğinde nevri dönen bir çocuk.. tabi  orphan  kadar psikopat değildim de ama pek normal de değildim. Ben herkes gibiyim ama biri var ki onun yeri herkesden başka, benden önce gelen biri biriciğim, herşeyim... Dün gece,birlikte izlediğimiz tüm çizgi film kahramanlarından uyduruk bir masal anlatacaktım ona. Söz vermiştim, biraz gecikmeli olsa da  yatağına gittiğimde o çoktan uyumuştu bile. Sonra sabah kalkar kalkmaz abla niye gelmedin ki gece  diye sordu. Yarın anlatacaksın ama diye söz aldı benden. Bu gece hayatta olursam sözümü tutmaya çalışacağım inşallah. Ne kadar çok bahsediyorum ölümden değil mi blogcum? Evet fark ettim hep aklımda hep endişesini duyuyorum ama yazarken daha çok fark ediyorum duyduğum bu endişeyi. Yoksa no

Kararsızlık

Nedense bilmiyorum ama bir duygusallıktır gidiyorum.içimdeki hayaller onların gerçekleşip gerçekleşemeyeceği ihtimali vs.hep dert ederim içimde bunları.Bu aralarda öyle bir buhran içindeyim. Okul bitti tabi ilk yılım ama ileride 4.sınıfta da bitirdiğimde -kısmetse tabi-ne olucak iş mi akademik kariyer mi yada hangi branşda uzmanlaşıcam gibi bilinmezlikler beni bitiriyor.sanırım çok düşünüp dert ediyorum sonra da karar verirken bu tüm seçenekler benim karasızlığıma sebep olabiliyor.Zaten kendimdeki en kötü yan bu kararsızlık.Vermem gereken kararlar üzerinde çok düşünmekten midir buna sebep bilmiyorum. Aslında yanlış yapmamak daha iyisine karar verebilmek için olabilir belki de.En kötü karar karasızlıktan iyidir derler ya belki de kimi zaman bunu düşünerek karar verebilmek lazım. AYSUN DURAN 11.06.11

İstanbul

Pişmanlıklar

Bu yazımda hayatımızdaki pişmanlıklardan bahsedeceğim.neden pişman oluruz öncelikle bundan başlamak istiyorum.Kendimce gözlemlediklerimden yola çıkarak bu konuda fikirlerimden bahsediceğim.  Pişmanlıklarımız sadece yaptığımız işlerin yanlış gitmesinden veya yanlış gidiceğini düşündüğümüzden kaynaklanmaz.kimi zaman hiç yapmadığımız bir şey için üzülürken kimi zaman yapamadıklarımızdan pişmanlık duyarız.Benim hayatımda ki pişmanlıklar neler diye düşündüm. Kimi zaman kırdığım kalpleri, üzdüğüm insanları mı saysam,yoksa yapmam gerekenlere gerektiği kadar önem vermememi mi? Kendimle yüzleşmek için kötü taraflarımı ortaya koymayı seviyorum bunlardan kaçıp görmezden gelmek istemiyorum.Çünkü eğer kendimi sadece iyi biri olduğuma inandırıp sahip olduğum olumsuzluklarıma bahaneler uydurarak ortalarda pollyanna gibi dolaşırsam biliyorum ki ben ben olmam.Beni ben yapan kötülüklerim ve iyiliklerim değil midir zaten.Ne saf iyi ne de saf kötü rolündedir zaten insan.Bu ancak şu y

Merhabalar!

Blog açmaya çok önceleri karar vermiştim hatta bir kaç tane açmıştım ama ne yazık ki devamını getiremedim.Hatta bir yazıdan öteye bile gidemedim.Bu yüzden bu blog benim için ilk ve heyecanverici:)Şimdiki amacım ise buradan içimdeki düşün'celeri bloğuma düzenli bir şekilde düşürebilmek:) Aynı zamanda sahip olduğum fikirleri tasavvur edebilmek için de iyi bir fırsat.Yazmayı da sevdiğim için sanırım bu iş keyifli olacak hadi bakalım hayırlısı :)