Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Solsun Güneş...

O batarken, ben ona dokunabilmeyi düşledim. Ne kadar güzel olduğunu haykırırken üzerimden geçen kuşları bile imrendirebilmeyi... Ve bu güzelliği avuçlarımda  hissedebilmeyi...  Ve o batışı kalbimdeki hisle mukayese edebilmeyi... Sahi o da yakar mıydı ellerimi? Uzaktan böyle göz kamaştırıcı bakarken, dokunduğumda acı verebilir miydi?   Her dokunuş, her batış acıtır mıydı? Ya da her doğuşta sahiden keramet var mıydı? Neyse boşver kerameti. Niyetim o da değildi zaten. Ben sadece istiyordum. Ona dokunamayacağımı bildiğim halde, çocuksu ve şiddetli bir istekle...  O batmadan en azından daha yakın olabilirim diye,  ayaklarımın kum içinde kalmasına aldırmadan, kumsalda koşuşum da bu yüzdendi. Saçlarımın karışmasına aldırmayışım da.   Belki onun başka bir nedeni de vardı. Aslında bu saçlarımın birbirlerine karışmış hallerine inceden inceye bir hüsnü teşbih vardi kafamda. Onlar gibi karışabilmeye olan özlem belki de.  Ama bu rüzgarın esişini sevmezken karışmak tatmin eder

Tuhaf!

Ne dinleyebildiğim şarkılar, ne izleyebildiğim filmler var bu ara tam manasıyla. Kitap bile okuyamaz oldum. Zar zor bitirebildiklerimi saymazsam. Derslerime de yoğunlaşamıyorum zaten. O kadar çok şey var ki kafamı meşgul eden. Ve bu meşguliyetleriyle hayatımı mahveden. Üstelik onlardan kurtulabilmemin tek çaresi de yine düşünmek. Erteleyemediğim, kafamın içini kemiren bu düşüncelerle nasıl baş ederim bilemiyorum. Zaten yılların verdiği bu ertelemenin tam da bir patlama evresini yaşıyorum içimde. Hal böyleyken diğer tüm meşgaleler olmayıveriyor. Atlatabileceğimi düşündüğüm, atlatabileceğim günlerin geleceğini de beklediğim için yazmalıyım ki, bu dönemlerimi unutmayayım diyorum. Bunun için mesela arada mektup da yolluyorum kendime, bu içsel yazışmalarım yetmezmiş gibi. Yazdığım mektuplardan biri var mesela 2016'ya kadar ölmezsem, almayı beklediğim. "Beklediğim" demişken zaten kilit kelime de bu sanırım. Hem umut vaad edip, mutlu eden, hem de bir