Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kasım Bitmeden

                 Gel sevgili... Şairler gibi aforizmalarla süslemeyi isterdim ama samimi olalım onlar bir yana dursun şimdilik :) Şaka bir yana sweet nowember akımı ile dalga geçe geçe bana bir haller oldu. Ayıpladığı şey başına gelmeden ölmezmiş ya insan, işte sanırım öyle bir şey söz konusu. Ama bir dk ben aşkı ayıplamamıştım ki? Tüh keşke ayıplasaydım diye zekice bir fikir geçmedi değil tam da şu an :) Geçen arkadaşlarımla gittiğimiz Duman ve Multitap konseri için üzerime giydirilen ufak bir rol için canlandırdığım hikayedeki hayali sevgiliyi düşler oldum, düşününce mutlu, şarkılarla daha bir manidar... Tüm bunlar bir yana bugün bende bir haller var, bugün bende bir mutluluk.. Hissediyorum bi'şeyler olacak ya da olmayacak mı yoksa, neyse bilemem ama iyi şeyler umuyorum, hissediyorum çünkü  ben anlarım  ;) Ben anlarım diyor Multitap, ne de güzel anlatıyor sözlerinde değil mi?  Bazen ihtiyacımız olan tek şeyin bizi anlayan birilerinin olduğunu...                    

Söyle Bana

Çoğu zaman, dayanamam ayrılıklara Bitmesin isterim, kimi zaman nedensiz de olsa, kimi zaman aksaklıklar da olsa devam etsin isterim. Alışkanlıklarından, gerçekten sevdiklerinden kolaylıkla vazgeçebilen biri değilimdir. Bırakmak istemem, hep benim olsunlar, benimle olsunlar isterim. Ama alışmak lazım değil mi? Hepsi biter, herkes gider... Sen tüm kalbini açmışken, hazırlamışken, alışmış, bağlanmışken üstelik..

O

En heyecanlı yerinde yarım kalan filmler, dinlemeye doyamamışken biten şarkılar... Hiç bitmesin dediğimiz, sanki o anda atmosferin en üst katmanında, tüm her şeyden uzakta en mutlu insan olduğunuzu düşündüğünüz, hissettiğimiz zamanlar... Tüm olumsuzluklara nasılsa geçer, nasılsa birazdan eskisi gibi devam eder, nasılsa mutlulukla geçirdiğimiz dakikaların tekrarı başlar diye umduğumuz anlar... O ümitle bekleyerek, yarım kalan, onsuz kalan hayatımızın s'onsuzlaşması. İçimizde bir yerlerde kalmış uktelerin yarattığı burukluğun bir şekilde silinebileceği düşüncesi... Oysaki hiç silinmemesi, unutulmaması... Eksildiğini yada sona doğru yaklaştığını düşünürken, tadının azaldığını sandığımız o kekremsi acının, beklenmedik zamanlarda, beklenmedik anlarda tekrardan belirivermesi, ben gitmedim hep burdaydım, buradayım diye karşınıza dikilivermesi... Kalbinizin tam ortasında yaktığını bildiğiniz halde orada durmasına izin verdiğiniz ateş... Üstelik söndürebilecek iradeniz varken

Kanaatkârlık

 Gerek kapitalist sistemin bizi içine çekmesinden, gerekse kişisel hırslarımızın esiri olmaktan ötürü elimizdekilerle yetinemiyoruz bir türlü. Teknolojinin bize sunduğu ürünlerde bile her zaman bir üst seviyedekini elde etmeye çalışıyoruz. İhtiyacımız olandan fazlasını istiyor, lüzumsuz isteklerimizin peşinden koşuyoruz bir ömür. Bu isteklerimizi tatmin edebilme imkanımızın olmadığını unutarak üstelik. Bu zaman zarfındaysa, ne kadarına sahip olursak olalım hep daha fazlasını elde etmeye çalışarak tükeniyoruz, tükettiğimizi zannederken.. Bizim için yeterli olanlara şükredebilmeyi, yetinebilmeyi öğrenemiyoruz özellikle yeni nesil olarak. .Geçmişe  baktığımızda 30-40  yıldır birlikte olan çiftlerde, onların tokgözlülüğünü, bencillliklerinden sıyrılıp bir olup, sorunlarına "biz" olarak yaklaşıp, sahip oldukları az şeylerle bile nasıl da  göğüs gerdiklerini görüyoruz. Aslında günümüz ilişkilerinin de temel sorununu fark ediyoruz burada. Kadın erkek ilişkilerin de dahi