Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mehmet Akif Yılını Bitirirken...

Bildiğiniz gibi bu yıl Kültür Bakanlığı tarafından Mehmet Akif Ersoy'u anma yılı ilan edildi.Seneyi bitirmeye ramak kalan şu günlerde aklıma çok sevdiğim bir şiiri geldi. Atiyi karanlık görüp azmi bırakma diyor o şiirde Mehmet Akif. Sanki adeta bana seslenir gibi. Gerçi azmi bırakmayın derken halka sesleniş yapıyor genel olarak.O dönemdeki gerek halkın çektiği kıtlık,sağlık sorunları,savaşın getirdiği ağır yüklere bakıp azmetmekten vazgeçmemeyi anlatıyor.Vatanın geleceği için azmi bırakmamayı teşvik ediyor aynı durum şuan da geçerli aslında.Belki şu anda ,o dönem ki kadar zor şartlar yok ama karamsarlığa düştüğümüz zamanlar elbette var. Bu açıdan gerek kişisel geleceğimiz gerek ülke geleceğimiz için endişeli olmak iyi bir durum.Tabii bu endişeyi abartıp yapmakta olduğumuz işlerden vazgeçmek anlamına gelmemeli.Azmetmeli insan her koşulda ne kadar karanlık görünse de gelecek elbet bir ışık bulunur yeter ki ümitli olalım. Şiirden sevdiğim birkaç dizeden yazacaktım fakat

Afyonkarahisar

Bilmeden

Geçiyordu zaman, zamanın geçmesi kadar sıradandı hayatı da bir o kadar. Kurtaramamıştı dünyayı, çıkamamıştı uzaya,zengin olup yardım edememişti başkalarına Farklı olucaktı oysaki. Diğerleri gibi sıradan bir hayatta sırayla ölümü beklemek değildi onun düşüncesi. belki de ölümsüz olmaktı. Yaptığı buluşlarla ya da adını yazdırdığı siyaset gündemiyle yapıcaktı bunu. Küçücük yüreğinde kocaman hayalleri vardı, o büyüdükçe hayallerinin küçüleceğini bilmeden...

Eski'den

Hafif kızılımsı saçlarına baktı sonra yeşilimsi güllerine takıldı kahverengi gözleri. Minik pamuk ellerinden çizgilerle dolu nasırlı ellerine verdi annesinin. İsmi ne olsun anne dedi. Çok düşünmeden gül dedi annesi. Küçüktü evleri. 2 oda 1 hol'den oluşuyordu.Yalnızdı üstelik pek arkadaşı yoktu hiç. Ev sahiplerinden korkusuna o güllerle, çeşit çeşit meyvelerle dolu bahçesinde dolaşamazdı üstelik. Hep büyük olması beklenirdi o küçücük bedeninden. Yaramazlık yapamaz merak edemezdi, dokunamazdı bi'şeylere. Çünkü o kiracının kızıydı yabancıydı. Yabancılar kötüdür zaten üstelik  İyi kalpli misafirperver bir o kadar sıcakkanlı bir aile olması kimin umurundaydı ki. Mühim olan dışarıdan nasıl göründüğüydü onların. Tavrı da buna göre olacaktı elbet. Sizce o kiracısıyla zengin bir tanıdığına eşit davranabilir miydi. Düşük bir ihtimalle evet. Bu kadar ümitsiz olmamalı.Oran düşük olsa da ben böyle insanlarla karşılaşmış olmasam da böyle insanlar var ümit ediyorum en azından.

Düş

Hayal ederiz önce... Hayali bi'şeyler kurarız kafamızda,sanki o hayallerin gerçekleşmesine bağlıymışçasına mutluluğumuz,biz de hayallerimize bağlanırız. Bekleriz sonra gerçekleşmesini, ama bazen olmaz.Olmaz işte.peki ya bundan sonra ne olur mutsuz oluruz,mutsuz olduğumuzuız sanırız.sadece o hayalin gerçekleşmesinin bizi mutlu etmeyeceğini içimizde bir yerlerde bildiğimiz halde üstelik. Unutmak isteriz bu hayal kırıklığını aslında unutmak istemek ve unutmaya çalışmak unutabilmek için en kötü yöntemdir.aslında unutmak için bir yöntem de yoktur tek yapmanız gerek kendinizi başka şeylere yönlendirmek.. Her ne kadar hayaliniz olmamış olsa da bu diğer hayallerinizin gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez hiç bir zaman.Mutsuzluğunuz inananın ki yersizdir.Şu an aldığınız,vermek üzere olduğunuz nefes bir daha ki nefesinizin nasıl ki garantisi değilse,bir hayalinizin olup olmaması da o kadar bağlantılıdır ileri hayallerinizle. Mühim olan geçmiş hayal kırıklıklarınız üzerinde fazla durmamak

Karşılıksız Sevgi

Bir ömür ararız… Karşılıksız sevgiyi… Hep bu yüzdendir kızgınlığımız, Sevdiklerimizin bizi kırması, kandırması, aldatması değildir aslolan.O beklediğimiz karşılıksız sevgiyi bulamayışımızdandır. Halbuki biz bir o kadar adaletli olmaya çalışmış, sadakat göstermişizdir kendimizce, onca hatalarımızın yanı sıra … Aslında boşa çabaladığımızın farkında değilizdir çoğu zaman da. Çünkü karşılıksız sevgi tek taraflıdır… Ki bu sevgiyi beşeriyette aramak gerçekten boşuna bir çabadır. Mecnunun Leyla’ya olan aşkının ilahi aşka dönüşmesi, Leyla’sını bulmasına rağmen onu reddetmesi nedir peki? Çünkü,aradığı aşkı aslında insanlarda bulamayacağının farkına varmıştır Mecnun… Asıl aradığının ilahi boyutta olduğunu anlamış vazgeçmiştir beşeri sevdasından… Karşılıksız sevgi, o kadar yüce bir kavram ki bunu gösterebilecek biri de bir o kadar yüce olmalı… Evet yüce biri… Öyle yüce biri var aslında… Kimilerimizin görmezden geldiği, görmek istemediği, kimilerimizin de bir o kadar inandığ